Istanbul
International Hegel Congress - I

 

Doğan Göçmen

Hegel ve Aydınlanmacılık /
Hegel and Enlightenment
Abstract / Özet
 
 

Hegel and Enlightenment

The proposed paper deals with Hegel’s extremely interesting and contradictory relationship to Enlightenment. In Phenomenology of Sprit Hegel wants to put philosophy, science, epistemology and knowledge on scientific foundation. Therefore, in this work the chapter on ‘Enlightenment’ (‘Die Aufklärung’) occupies a central position. In this chapter Hegel deals with the highly contradictory relationship of religion and philosophy, belief and knowledge. In Hegel’s further analysis this contradictory relationship turns into a contradiction of the external and internal world, and he develops there a solution to this contradiction. The question that needs to be posed then is this: how does Hegel see the relationship between Enlightenment and religion? This question is an old one. At the beginning of the 20th century, Wilhelm Dilthey, based on Hegel’s pre-Phenomenology papers, claimed that Hegel were a religious fundamental critic of Enlightenment. Georg Lukàcs, by contrast, declaring that this was a reactionary interpretation of Hegel, suggested Hegel should be seen as a philosopher in the revolutionary tradition of Enlightement, who develops also internal critique of this movement. In the last two decades Hegel scholars seem to go a middle way in interpretating of Hegel’s relationship to Enlightenment. Vittorio Hösle, for example, presents Hegel’s philosophy as a synthesis of Enlightenment and anti-Enlightement. In the paper the aim is, based on Lukàcs account of young Hegel, by relating it to Hegel’s early writings and later works and lectures, to give a new interpretation of the chapter ‘Die Aufklärung’ in the Phenomenology of Sprit.

Hegel ve Aydınlanmacılık

Sunuşun konusu, Hegel’in Aydınlamacılık hareketiyle olan son derece ilginç ve çelişkili ilişkisidir. Hegel, Tinin Görüngü Bilimi'ni felsefeyi, bilimi ve dolayısıyla bilgi kuramını bilimsel temele oturtmak amacıyla yazdı. Bundan dolayı Tinin Görüngü Bilimi'nin “Aydınlanmacılık” (Die Aufklärung) bölümü merkezi bir öneme sahip bir bölümdür. Hegel söz konusu bölümde din ve felsefe, inanç ve bilgi arasındaki çelişki yüklü ilişkiyi ele alır. Sonra, dış dünya ile iç dünya arasındaki bir çelişkiye dönüşen bu çelişkiye bir çözüm üretmeye çalışır. Bu bağlamda Hegel Aydınlanmacılık ile din arasındaki ilişkiyi nasıl görür? Bu soru ileriden beri tartışıla gelen bir konudur. Wilhelm Dilthey, Tinin Görüngü Bilimi'ne ön gelen yazılarına dayanarak, 20. yüzyılın başında Hegel’i Aydınlanmacılığın dine dayalı köklü bir eleştirmeni olarak sunmaya çalıştı. Georg Lukàcs, bu yaklaşımı gerici bir Hegel yorumu olarak adlandırıp, Hegel’i devrimci Aydınlanmacılık geleneği içinde görülmesi gereken, ama ona karşı iç eleştiriler de geliştiren bir düşünür olarak tanımladı. Son yıllarda Hegel yorumcuları orta bir yol izlemeyi yeğler görünmektedir. Vittorio Hösle Hegelci felsefeyi Aydınlanmacılığın ve karşı-Aydınlanmacılığın bir sentezi olarak sunmaya çalıştı. Sunuşta Lukàcs’ın yorumundan yola çıkılarak, Hegel’in Tinin Görüngü Bilimi'ne ön gelen yazılarıyla ve sonraki eserleriyle ve çalışmalarıyla da bağlantı kurularak, “Aydınlanmacılık” bölümü yeniden yorumlanmaya çalışılacaktır.

 

 

Previous

Özetler / Abstracts Hegel Kongresi 2007 Previous